Menü
içinde ,

OSMANLI DEVLETİ’NDE HAVACILIK FAALİYETLERİ

OSMANLI DEVLETİ’NDE HAVACILIK FAALİYETLERİ

OSMANLI DEVLETİ’NDE HAVACILIK FAALİYETLERİ

OSMANLI DEVLETİ’NDE HAVACILIK FAALİYETLERİ
 
       Montgolfier kardeşlerin 5 Haziran 1783 yılında Fransa’da balonlarının içerisine sıcak hava doldurarak yaklaşık 2 kilometre civarında bir yolculuk gerçekleştirmeleri sivil havacılık faaliyetlerinin başlaması adına ilk adımlardan biri olmuştur. İlk havacılık hukuku kuralları bu girişiminden sadece bir yıl sonra hayata geçirilmiştir. Daha sonra ise havacılık faaliyetleri 1903 yılında Wright kardeşlerin motorlu uçağı kısa bir süre uçurduktan sonra sağlam bir şekilde inmeleri ile gelişme göstermeye başlamıştır. Başlangıçta sportif amaçlı kullanılmaya başlayan uçakların daha sonraki yıllarda ticaret ve askeri alanlarda da kullanılması gerektiği düşünülmüştür.
 
Osmanlı Devleti’nde Havacılık Teşkilatının Kurulma Süreci
       Osmanlı Devleti’nde ilk defa havacılık faaliyetlerinde bulunanlar, Hazerfan Ahmet Çelebi ve Lâgarî Hasan Çelebi’dir. 1010 yılında ise, Farablı İmam İsmail Cevheri uçma denemesinde bulunmuştur. İsmail Cevheri, Gazneliler döneminde doğmuş, İlahiyat, Fizik Edebiyat, Tabii Bilimler ve Matematikle ilgilenen Türk bilginidir. Çeşitli çalışmalardan sonra, kendi yaptığı kapı benzeri kanatları kollarına bağlayarak Nişabur Ulu Camii üzerinden kendini boşluğa bırakmıştır. İsmail Cevheri bu uçuş girişiminde hayatını kaybetmiş ve bilinen ilk Türk hava şehidi olmuştur. 1632 yılında ise Hazerfan Ahmet Çelebi uçuş girişiminde bulunmuştur. Lodoslu bir havada Galata Kulesi’nden kuş kanatlarına benzer bir araç takıp kendini boşluğa bırakan ve uçarak İstanbul Boğazı’nı geçerek 6000 m. ötede Üsküdar’da bulunan Doğancılar’a inen Hazerfen Ahmet Çelebi, Türk havacılık tarihinin en kayda değer simalarından birisidir. Bu uçuş hakkındaki belgeler şimdiye kadar sadece Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde verdiği bilgilerden ibarettir:
“Evvela, Okmeydanı’nın minberi üzerinde, rüzgârın şiddetinden kartal kanatları ile sekiz, dokuz kere havada uçarak talim etmiştir. Sonra Sultan Murad Han Sarayburnu’nda Sinan Paşa Köşkü’nde seyrederken, Galata Kulesi’nin ta tepesinden lodos rüzgârı ile uçarak, Üsküdar’da Doğancılar meydanına inmiştir. Sonra Murad Han, kendisine bir kese altın ihsan ederek: “Bu adam pek korkulacak bir adamdır. Her ne isterse, elinden geliyor. Böyle kimselerin durması doğru değil.” diye Cezayir’e sürmüştür. Orada vefat eyledi.”
       Lagari Hasan Çelebi ise füzeciliğin atası sayılmaktadır. Füze ile uçan ilk Türk’tür. 1633 yılında IV. Murad’ın kızı Kaya Sultân’ın doğduğu gece yapılan şenlikler sırasında kendi yaptığı füzeyle uçuş gerçekleştirmiştir. Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi’nde anlattığına göre, Hasan Çelebi 50 okkalık barut macunu dolu 7 kollu olan bir fişeğe binerek yardımcılarının ateşlemesiyle uçmayı başarmıştır. Füzenin barutu bitince de daha önce hazırlamış olduğu kanatları açmış, Sinan Paşa Sarayı önünde denize inmiştir. Bu gösteri üzerine IV. Murad tarafından mükâfatlandırılmış, sipahi sınıfına yazdırılmıştır. Daha sonra Lagari Hasan Çelebi Kırım’a gitmiş ve Selâmet Giray Hanın yanında ölmüştür.
Lagari Hasan Çelebi Kırım’a gitmiş ve Selâmet Giray Hanın yanında ölmüştür.
 
Fotoğraf – Lagari Hasan Çelebi’nin uçuş denemesi.
       Osmanlı Devleti’nde ilk balon uçuşu 1785 tarihinde gerçekleşmiştir. Hatta İstanbul’dan havalanarak Bursa’ya iniş yapan balonu gören Bursa halkı günahlarından dolayı Hz. Peygamber’in onları cezalandırmaya geldiğini düşünmüştür. Balonla ilk uçan Türk devlet adamı Polonya Elçisi İbrahim Paşa’dır. 1789’da Varşova’da balon uçuşu yapmıştır.  Daha sonra III. Selim, Sultan Abdülmecit ve Sultan Abdülaziz Dönemi’nde de balonla uçuşlar gerçekleştirilmiştir. Burada önemli olan nokta ise şudur; Osmanlı Devleti idarecileri yaşanan teknik gelişmelere olan ilgilerinin olumlu olduğudur.
       1909 yılının Aralık ayında Fransız Baloncu Barbout’un İstanbul ve İzmir’ deki uçuş gösterilerinin ardından, tayyareci Voisin ve Bleriot da İstanbul’a gelerek uçuş gösterileri yapmıştır. Bu uçuş gösterimleri daha çok hava araçlarının tanıtımı ve pazarlaması için yapılmıştır. Bu uçuş gösterilerinden etkilenen Osmanlı Devleti bir kurul kurularak rapor hazırlanmasını istemiştir. Binbaşı İzzet, Kolağası Hüseyin Hüsnü, Kolağası Cemil’den oluşan bir kurul tarafından bir rapor hazırlanmıştır. Rapor da uçağın çok önemli bir buluş olduğu, bugün düşünülmese bile yakın zamanda muharebe meydanlarında uçakların kullanılabileceği, bu gelişmelerin gerisinde kalmamak için Osmanlı Devleti’nin tedbir alması önerilmiştir.
       1910 senesinde hava araçlarında büyük bir gelişme devresi yaşanmıştır. Bu tarihten sonra tüm devletler ordularında hava kuvvetleri teşkilatını oluşturmaya başlamışlardır. Türk Hava Kuvvetleri de 1911 yılında kurulmuştur. 29 Eylül 1911 yılında İtalyanların Osmanlı toprağı olan Trablusgarp’ı işgal etmesiyle başlayan Trablusgarp Savaşı uçağın kullanıldığı ilk savaş olmuştur. Osmanlı ordusu ise ilk uçak düşüren kara savunmacısı olarak tarihe geçmiştir. Avrupa’da askeri amaçla kullanılmaya başlayan hava araçları Osmanlı Devleti içinde gerekli hale gelmeye başlamıştır. Özellikle bu gerekliliği Trablusgarp Savaşı’nda gören Osmanlı Devleti’nde ise havacılık alanında ilk adım 1911 yılında atılmıştır. 1911 yılında Fransa’ya Yüzbaşı Mehmet Fesa ve Teğmen Yusuf Kenan uçuş eğitimi alması için gönderilmiştir. Eğitim için Fransa’ya giden Fesa Bey ilk kez uçuş gerçekleştiren Türk pilot olmuştur. Bundan sonra ise Muavenet-i Millîye Cemiyeti’nin maddi desteği ile gelişmesini sürdürmüştür. Daha sonra bu cemiyetin de destekleri ile teyyare ianesi (uçak yardımı) adı altında bir kampanya başlatılmıştır. Bu kampanyaya başta Sultan Mehmet Reşad ve Mahmut Şevket Paşa olmak üzere ordu mensupları ve halkta destek vermiştir. Bu maddi destekler ile istenilen para toplanarak uçak alımı için girişimler başlatılmıştır.
       20. yüzyılın ilk yıllarında Avrupa’da gelişme göstermeye başlayan havacılık Osmanlı Devleti’nin de ilgisini çekmiş ve Mahmut Şevket Paşa havacılık alanında teşkilatlanma görevini Yüzbaşı Süreyya Bey’e vermiştir. Süreyya Bey’in bu göreve atanması ile bu alandaki çalışmalara belli bir düzen getirmiştir. Bu çerçevede 7 Şubat 1912’de uçaklara dair işler Kıtaat-ı Fenniye şubesine devredilmiştir. Daha sonra Süreyya Bey’in de önerisiyle 11 Mart 1912 tarihinde Kıtaat-ı Fenniye Müfettişliğine bağlı bir Havacılık Komisyonu kurulmuştur. Komisyonun başkanlığına Süreyya Bey, üyeliklerine de Kıtaat-ı Fenniye şube başkanı İstihkâm Kaymakamı Refik ve İstihkâm binbaşıları Mehmet ve Zeki Beyler getirilmiştir. Bu komisyon havacılığın ilk oluşumlarından biri olmuştur. Kısa bir zaman diliminde, Süreyya Bey Yeşilköy’de Atatürk Havalimanı’nın hemen yanında Tayyare İstasyonu olarak bilinen Türk Havva Kuvvetleri’nin ilk üssünü ve okulunu 1912 yılında kurmuştur. Bu yılın içinde toplamda 17 uçak ithal edilerek, istasyon ve okul göreve başlamıştır. Osmanlı Devleti’nin yönünü havacılık alanına çevirmesi ile dünyada havacılık sektörünü oluşturan ilk devletlerden biri olmuştur. Osmanlı Devleti’nde başlayan sanayileşme faaliyetleri Trablusgarp, Balkan ve I. Dünya Savaşları yapılan atılımların önünde engel olmuştur. Hatta Balkan savaşlarında pilot eksikliği yüzünden keşif uçakları kullanılamamıştır. Kısa sürede gelişme gösteren havacılık faaliyetleri ilk başta keşif amacıyla kullanılmaya başlanmış daha sonra ise savaş alanlarında bomba atma ve yıldırma amacıyla kullanılmaya başlanmıştır.
Balkan Savaşları’nda Osmanlı Devleti’ndeki Havacılık Faaliyetleri
       Balkan Savaşları’nın ilk yarısında Hava Kuvvetleri yeni bir yapılanmaya girmeye başlamıştır. Savaş sırasında hem keşif uçuşları yapılmaya çalışılmış hem de Yeşilköy’deki Uçuş Okulunda uçuş eğitimleri verilmeye çalışılmıştır. Bu faaliyetlerin yanı sıra Osmanlı Havacılığı’ndan daha tecrübeli ve teşkilatlanmasını tamamlayan ülkeler olan Almanya, Fransa ve Avusturya’dan teşkilat yapıları hakkında talimat ve nizamnameler hazırlanmıştır. Hazırlanan bu talimat ve nizamnameler ile Türk Hava Kuvvetleri’nin teşkilat yapısı kurulmaya çalışılmıştır. Birinci Balkan Savaşı’ndan sonra Osmanlı Devleti hem kendi varlığını göstermek hem de uçak maliyetini karşılamak amacıyla İstanbul – Kahire arasında uçak seferleri düzenlemiştir. İlk iki sefer sırasında yaşanan kazalarda mürettebat ölmüş olsa da, uçakların geçtikleri bölgelerde halk uçaklardan etkilenmiş ve yeni uçak alınması için oluşturulan kampanyalara destek vermişlerdir.
       Balkan Savaşları’nın ikinci devresinde küçük olmasına rağmen iş yapabilecek bir hava kuvveti meydana gelmeye başlamıştır. Bu devrede Türk pilotları bazı uçuşlar gerçekleştirerek Bulgar ve Yunan Orduları hakkında önemli bilgiler gözlemlemişlerdir. Uçuşların bazılarını Fransız ve Alman pilotlar yapmasına rağmen yeteri kadar faydalı olamamışlardır. Fransız pilotları ise Osmanlı ordusunda bir güvensizlik oluşturmuşlardır.  Bunun üzerine sözleşmeleri feshedilerek ülkelerine gönderilmişlerdir. Alman havacılar ise getirdikleri uçaklarla uçmayıp kendi istekleri ile ülkelerine geri dönmüşlerdir. Bütün uçuşları artık Türk havacıları yapmıştır. Daha sonra ise 29 Eylül 1913 yılında imzalanan İstanbul Antlaşmasıyla birlikte Balkan Savaşları’ndaki havacılık faaliyetimiz sona ermiştir.
Birinci Dünya Savaşı Sırasında Osmanlı Devleti’nde Havacılık Faaliyetleri
       Birinci Dünya Savaşı başladığı sıralarda Osmanlı Devleti de havacılık alanında yeni teşkilatlanmaya başlamıştır. Bundan dolayı yeterli personel ve teçhizat bulunmuyordu. Başlangıçta 10 pilot ile savaşa katılan Osmanlı hava kuvveti savaş sonuna doğru sayısını 100’e yükseltmiştir. Osmanlı Devleti’nin Almanya ile ittifak kurmasından sonra hava kuvvetinin yönetimi de Almanlara bırakılmıştır. Birinci Dünya Savaşı’nda havacılık alanında başta Osmanlı Devleti’nin başarılı faaliyetleri olmuştur. Özellikle keşif uçaklarının yapmış olduğu keşifler ile İtilaf Devletleri’nin çıkarma yapacağı yerler ve savaş planlarının önceden tespit edilmesiyle birlikte Osmanlı ordusunun hazırlık yapmasına önemli katkısı olmuştur. Ancak ilerleyen savaş yıllarında Osmanlı havacılığı çok sıkıntılı dönemler geçirmiştir. Zira Almanya’dan istenen; malzeme, uçak ve teknik personeli yeteri kadar, istenen zamanda ve istenen yerde hazır bulundurmak mümkün olmamıştır. Almanların peşin ödeme talebi de isteklerin tesliminin gecikmesine neden olmuştur. Mondros Ateşkes Antlaşması’nı takiben Filistin’de bulunan hava gücü Konya’ya, Irak’ta bulunan hava gücü Elazığ’a ve diğer cephelerden gelenler İstanbul’da toparlanmıştır. İstanbul’un işgali Osmanlı Türk havacılığını olumsuz etkilemiştir.
       30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşması sonrasında Kuvayı Havaiye Müfettişliği ve teşkilatı tamamen dağıtılmıştır. Müttefik kuvvetlerin İstanbul’u işgali sonrasında Yeşilköy Tayyare İstasyonu da işgal edilmiştir. Burada bulunan uçak ve malzemelerden işe yarayacak olanlar Türk havacıların gayretleri ile Maltepe İstasyonuna gönderilmiştir.
Milli Mücadele Döneminde Havacılık Faaliyetleri
       Kurtuluş Savaşı’nın silahlı mücadelesinin başladığı yıllarda hem hava kuvvetleri hem de havacılık okulu lağvedilmiş bir konumdaydı. Ancak milli mücadele döneminde işe sıfırdan başlamak yerine eldeki kaynaklardan en iyi şekilde faydalanılma yoluna gidilmiş, Konya ve Adana’da ki filolar önemli birer kaynak olmuştur. Eğitim noktasında kurumsal veya eğitim diliyle resmî bir teşkilatlanma yerine resmî olmayan bir teşkilatlanma tercih edilmiş, Avusturyalı eğitmen Yüzbaşı Hawkman Hari ve Vecihi Hürkuş eğitim noktasında önemli isimler olmuşlardır. Türk Kurtuluş Savaşında demir yolu ile beraber düşman keşifleri noktasında Osmanlı’dan kalan hava kuvvetleri TBMM’ye yardım etmiştir. Özellikle Sakarya Savaşları ve Başkomutanlık Meydan Muharebelerinde uçaklarımız önemli etkiler yaratmıştır.




Avusturyalı eğitmen Yüzbaşı Hawkman Hari ve Vecihi Hürkuş eğitim noktasında önemli isimler olmuşlardır.

 
Fotoğraf – Vecihi HÜRKUŞ
 
       1933 yılında ise bugünkü Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğü’nün de başlangıcını oluşturan Hava Yolları Devlet İşletme İdaresi kurulmuştur. Dünya sivil havacılığının hızlı bir gelişme göstermesi dolayısıyla uluslararası ilişkilerin düzenli bir şekilde yürütülmesi ve denetlenmesi için 1954 yılında Türkiye’de “Sivil Havacılık Dairesi Başkanlığı” adıyla faaliyete başlamış olan ve 1987 yılından itibaren yeniden teşkilatlandırılan bugünkü adıyla “Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü” kurulmuştur.
Değerlendirme
       Havacılık faaliyetleri ilk olarak sportif faaliyetlerde kullanılmaya başlanmıştır. Ancak daha sonra ticaret ve askeri amaçla kullanılabileceği fark edilmiştir. 1911 yılında ilk defa İtalyanların Trablusgarp Savaşı’nda uçakları kullanmasıyla birlikte askeri alanda kullanımı diğer devletlere de örnek olmuştur. Osmanlı Devleti ise en başından beri havacılık faaliyetleri ile yakından ilgilenmiştir. Osmanlı Devleti’nde uçuş gösterileri düzenlenmesine izin verilmiştir. Osmanlı Devleti havacılık ile ilgili komisyonların oluşturulmasını ve uçaklar hakkında detaylı raporlar tutulmasını istemiştir. Komisyon raporları sonucunda da dünyada havacılık teşkilatını oluşturan ilk devletlerden biri Osmanlı Devleti olmuştur. Süreyya Bey önderliğinde günümüz Atatürk Havalimanı yakınlarında uçuş alanları ve uçuş okulu oluşturulmuştur. Fransa’ya öğrenciler gönderilerek uçuş eğitimleri almaları sağlanmıştır. Aynı zamanda Avrupa’dan da uçuş alanında eğitim vermesi için Osmanlı Devleti’ne bu konuda yetkili kişiler davet edilmiştir.
       Osmanlı Devleti, Balkan Savaşları sırasında havacılık faaliyetlerinin oluşumunu yeni yeni tamamlamaya çalışıyordu. Bu yüzden Balkan Savaşları’nda hem keşif uçuşları yapılmış hem de öğrencilere uçuş eğitimi verilmiştir. Bu sırada Almanya, Fransa ve Avusturya gibi ülkelerin havacılık teşkilatlarıyla ilgili nizamnameler hazırlanarak Türk Havacılık sistemi düzenlenmeye çalışılmıştır. Birinci Balkan Savaşı sonrasında ise İstanbul – Kahire arasında uçuş seferleri düzenlenerek hem Osmanlı Devleti’nin gücü gösterilmeye hem de bölgedeki halkın maddi ve manevi desteği alınmak istenmiştir. Bu uçuş seferlerinde bazı kayıplar yaşansa da halk uçaklardan çok etkilenerek maddi yardımda bulunmuştur. II. Balkan Savaşları başladıktan sonra Fransız ve Alman pilotlardan yararlanılmıştır. Fransız pilotlara güven duyulmadığından Alman pilotlar ise dönmek istediklerinden dolayı uçuşlar Türk pilotlara kalmıştır. 1913 yılında imzalanan İstanbul Antlaşması ile Balkan Savaşları’ndaki havacılık faaliyetlerimiz sona ermiştir.
       Birinci Dünya Savaşı sırasında ise keşif uçuşları Osmanlı Devleti’nin harekat planını şekillendirmesi açısından faydalı bilgiler sağlamıştır. Ancak daha sonra hava teşkilatı zor zamanlar geçirmeye başlamıştır. Bunların temel sebepleri personel, teçhizat eksikliklerinden kaynaklanmaktadır. Bu sebeplerden dolayı hava araçları istenilen yerde istenildiği gibi kullanılamamıştır. Daha sonrada 1918 yılında imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması ile hava teşkilatı tamamen kapatılmıştır.
       Milli Mücadele Dönemi’nde Osmanlı Devleti’nde kalan hava kuvvetleri TBMM’nin çok işine yaramıştır. Havacılık teşkilatı dağıtılmasına rağmen Konya’da ve Adana’da bulunan filolardan yararlanılmıştır. Özellikle Vecihi Hürkuş ve Avusturyalı eğitmen Yüzbaşı Hawkman Hari sayesinde yeniden eğitimler vererek havacılık faaliyetlerinde yeniden teşkilatlanmaya gidilmiştir. Hatta bu sayede Sakarya ve Başkomutanlık Meydan Muharebelerinde havacılık faaliyetleri sayesinde önemli başarılar elde edilmiştir.
       1933 yılına gelindiği vakit Hava Yolları Devlet İşletme İdaresi kurulmuştur.  Havacılık faaliyetleri savaşların kaderini çizmiştir. Askeri anlamda da devletlere yeni taktik kazandırmıştır. Günümüzde dahi havacılık ulaşımda, ticarette, milli savunmada devletlerin çok önem verdiği bir kurumdur. 
KAYNAKÇA
Deniz AKPINAR, “Kayseri Teyyare Fabrikası”, Tarih Okulu Dergisi
Aslıhan AKSU, Tuğçe KAYA, Erkan ŞEKER, Yüz Kontrolü ve Haberleşme Hizmetleri,
İbrahim Zeki AKYURT, Duygu TOPLU YAŞLIOĞLU, “Havacılık Sektöründe Ekip Planlama Yönetimi: Bir Türk Havayolu Örneği“, İşletme Araştırmaları Dergisi
Abdurrahim Fahimi, AYDIN, “Tayyareden Uçağa: Milli Hava Sanayinin Kuruluşunda Türk Halkının Yaptığı Bağışlar”, Karadeniz Araştırmaları Dergisi
Ersan BOCUTOĞLU, Mehmet DİNÇASLAN, “1925 – 1950 Döneminde Türk Havacılık Endüstrisi ve İkinci Dünya Savaşı Sonrası Konjonktürün Türk havacılık Endüstrisine Etkileri”, KTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Bilimler Dergisi
Aykut CANLI, “Cumhuriyet Dönemi Havacılık Eğitimine Dair Bir Örnek: İnönü Havacılık Kampları”, Sosyal Bilimler Dergisi SOBİDER
Ülkü ÇELİK ŞAVK, Sorularla Evliya Çelebi İnsanlık Tarihine Yön Veren 20 Kişiden Biri, (Düz.Mikail Cengiz)
Osman, DEMİR, Türk Havacılığında Vecihi Hürkuş ve Önemi, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Basılmamış Yüksek Lisans Tezi
Rahmi DOĞANAY, “Büyük Taarruz’da Türk Havacılığı”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi
Eser GEMİCİ, YEŞİLLER, Mehmet, “Hava Hukukunun Kapsamı ve Terminoljisi”, Journal of Avıatıon
 
Kürşad KARACAGİL, “Balkan Savaşlarında Osmanlı Devletinde Havacılık Faaliyetleri”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi
Umut Cafer KARADOĞAN, “Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele Döneminde Türk Deniz Havacılığı Faaliyetleri”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi
Enver Ziya KARAL, Büyük Osmanlı Tarihi
Vildan KORUL, Hatice KÜÇÜKÖNAL, “Türk Sivil Havacılık Sisteminin Yapısal Analizi”, Ege Akademik Bakış Dergisi
Deniz KURT, Erdal KORKMAZ, “Yeni Arşiv Belgeleri Işığında Türk Askerî Havacılığının Doğuşu (1911-1912) “, Savunma Bilimleri Dergisi
Osman YALÇIN, “Havacılık, Hava Gücünün Doğuşu ve Birinci Dünya Savaşına Etkisi”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi
Osman YALÇIN, “Türk Havacılık Tarihinde Bağış Uçakları ve Havacılık Sanayii Kurulmasına Tesirleri”, Akademik Bakış Dergisi
Mustafa Mustafa , “Hava Kuvvetleri”, Osmanlı Askeri Tarihi Kara Deniz ve Hava Kuvvetleri (1792 – 1918), (Edit. Gültekin Yıldız)
Turan, YILDIRIM, Ömer Faruk EROL, “Yasal Düzenlemeler Işığında Hava Hukukunun Tarihsel Gelişimi ve İlk Türk Hava Hukuku Metni”, İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
Nedime Tuba YUSUFOĞLU, Nuran KARA PİLEHVARİAN, “Beşiktaş Teyyare Fabrikası”, Megaron Dergisi

Yorum Bırakın

Exit mobile version
Araç çubuğuna atla